Suriye’nin bir sınır kasabası olan Jarablos’ta doğup büyüyen ve ağabeyi İstanbul Teknik Üniversitesi’nde okuyup mezun olan biri olarak benim için İstanbul buraya gelmeden önce de yabancı bir şehir değildi. Bilakis, hayalin de ötesinde arzulanan bir şehirdi. Sık sık ağabeyimin İstanbul’da çektiği fotoğraflara bakıp özellikle Boğazın güzelliğini hayran hayran seyredişimi hatırlıyorum. İşte bu sebeple liseyi bitirip de yurtdışında yüksek oğrenime karar verdiğimde, önümdeki iki seçenekten biri Londra diğeri ise İstanbul olmuştu.