Sizin Cevaplayamadığınız veya Cevaplamak İstemediğiniz Soruları Savuşturmak

Eskiden tanımış olduğum bir genel müdür cevaplamak istemediği sert bir soruyla karşılaştığında sinir bozucu bir kahkaha atarak dikkatleri dağıtabiliyordu. Bir süre sonra onun yüksek sesli kahkahasının işlerin yolunda gitmediğinin bir göstergesi olduğu anlamına geldiğini görmeye başladım. Tam bu sırada ona masumca bir soru yönelterek “işler nasıl gidiyor?” sorusunu sorardım. O ise anladığımı sezerek kıkır kıkır gülmeye başlardı. Sonuçta ne söylediği hiç önemli değildi. Çünkü ben istediğim cevabı almıştım.

Kendisi bir gün alışkanlık haline getirdiği sinir bozucu gülüşün kişiliğini açığa çıkardığını söylediğimde “Beni rahatsız eden bir şey olduğunda güldüğümü ve bunun beni ele verdiğini biliyorum fakat kendime engel olamıyorum” diyerek cevaplandırdı.

Açık olarak, bu adam için en uygun çözüm gülme alışkanlığından bir an önce vazgeçmesiydi. Fakat bu oldukça utanan birinden yüzünün kızarmasına engel olmasını istemek gibi bir şeydir. Bu nedenle söylemek yapmaktan çok daha kolaydır.

Bu genel müdürün içine düştüğü pozisyon ne kadar üzücüyse de, sizler cevaplamayı gerçekten istemediğiniz veya cevaplayamadığınız soruları savuşturmak, istediğiniz yöne çevirmek istiyorsanız, aşağıda açıklayacağımız dört maddeyi dikkatlice uygulayın.

Soruyu Saptırın

Bu yönetimin mizahla kullanılması tercih olunur. Bir zamanlar Philadelphia’da bulunan Wharton Ticaret Okulu’na konferansa gittiğimde öğrenciler beni ağırlığı kişisel olan soru bombardımanına tutmuşlardı. Hatta öğrencilerin bir tanesi yaşayacak sadece 24 saatim olduğunu öğrensem neler yapmak istediğimi sordu. Şimdi bunun çok boş ve saçma bir soru olduğunu bildiğim halde ağzına kadar genç insanla dolu bir seyirci kitlesi karşısında sessiz kalamazdım.

Ağzımdan çıkacak kelimeleri dikkatlice seçerek konuşmaya başladım. “Hiç şüphe yok ki benim nerede olduğuna bağlı.” Cevabım gençleri güldürmüştü. Nefes alarak devam ettim. “Ve ayrıcı sizlere o anda kiminle birlikte olduğumu da söylemeyeceğim.” Tüm salonda tekrar gülüşmeler başladı. İşte konuyu değiştirebileceğim an için ilk sinyali almıştım. “Her şeye rağmen işin ciddi yönü…” diyerek bu sorundan tam olarak kurtulmak için bu yönde dikkatleri istediğim konuyu getirdim.

Soruya Değer Verin, Övgülü Karşılayın

Birçok soruda sonuçta sizin faydanıza olacak bir gösteriş bölümü vardır. Eğer soruyu size yönelteni tam olarak anlarsanız;

a) Sorunun cevabını zaten biliyorsunuzdur veya

b) soruyu soran sizin değerinizi net bir rakama oturtmaya çalışıyordur.

İnsanlar ne kadar zeki olduklarını ispat etmek için iyi bir şekilde düşünülmüş bir soruyu ortaya attıklarından, fazla bir şey yapmayın, sadece sorularının ne kadar yerinde ve güzel olduğunu övücü sözlerle cevaplandırmaya başlayın. Onlara “Tam yerinde bir soru” veya “Oldukça önemli bir noktaya temas ettiniz” deyin. Sözleriniz gururlarını okşayacağından ne kadar akıllı olduklarını kendi kendilerine tekrar ederken sizin başka bir konuya atladığınızın farkına dahi varamayacaklardır.

Soruyu Başka Şekilde İfade Edin

Bu yöntem politikacıların klasik bir kaçış yoludur. Zor bir soruyla karşılaştığınızı anlarsanız şu şekilde  söze başlayarak etkisini azaltın: “Anladığım kadarıyla siz bana tam olarak şunu sormak istiyorsunuz…”

Size yöneltilen bir soruyu temsil ettiğiniz ajansa uygun hale getirecek şekilde farklı bir ifade yolu seçmek kadar yanlış bir hareket tarzı yoktur. Eğer siz küçük bir ışıktan hemen faydalanıp soruyu istediğiniz yönde algılayabilir ve bunu ifade edebilirseniz, çevrenizdeki birçok insan bu davranışınızdan dolayı sizi övecek ve hatta gizlice size hayranlık duyacaklardır.

Comments

comments

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir