İşletmenin sahibi olabilirsiniz; fakat, patronu değilsiniz. İşletmedeki tek çalışan olabilirsiniz; fakat, patron değilsiniz; çünkü, hizmetinde çalıştığınız bir sürü patronunuz var.
İlk patronunuz müşterinizdir. Müşteri için çalışın. İyi müşteri size ne istediğini söyler, siz de onun istediğini yaparsınız. Eğer müşteri cilalanmış elmalar istiyorsa, elmaları cilalayın. Eğer müşteri kredi kartı ile ödeme yapmak isterse, kredi kartı kabul edin. Sizin için bir kazanç söz konusuysa, iyi müşteri ne istiyorsa yapın.
Personeliniz için çalışın. Onların iyi bir iş çıkarmalarına mani olacak her türlü engeli ortadan kaldırın. Personelinizi eğitin. Görevlerini, çalışma ortamlarını ve yaşamlarını çok daha iyi ve verimli hale getirin. Personelinizi dinleyin ve onların yararlı fikirlerini göz önünde tutarak hareket edin.
Ortaklarınız, yatırımcılarınız ya da alacaklılarınız olabilir. Onlara karşı, verdiğiniz sözleri tutmakla yükümlüsünüz. Onlara yatırdıkları paranın karşılığında kar sağlamak zorundasınız. Bir dükkan için kira kontratı imzaladığınızda, bundan dayükümlüsünüz.
Bu küçük işletme sahibi kanun, yönetmelik ve vergi gibi insanı sersemleten kum fırtınalarının üstesinden gelebilmelidir. Birçok hükümetin getirdiği düzenlemeler kısıtlayıcı, rekabeti zorlaştırıcı, masraflı ve aptalcadır; fakat, bunlar maalesef mevcuttur ve hepsi de büyük, kötü patronlardır.
Herkes sizin patron olduğunuzu düşünür; fakat, siz ne olduğunuzu artık çok daha iyi biliyorsunuz. Eğer kendinizi, dik başlı bir çalışanınıza ya da son derece güvenilmez bir tedarikçinize “Hey! Burada patron benim” gibi bir şey söylemek üzere yakalarsanız, hemen susun. Bunu söylemeyin; çünkü, “Ben patronum” demek, otoritenizi yitirmişsiniz demektir.
Müşterileriniz için çalışın. Personeliniz için, alacaklılarınız için ve yatırımcılarınız için çalışın. Ve vergi memurları için çalışın; fakat, aynı zamanda kendiniz için de çalışın. Buna değersiniz.