Dubrovnik Hakkında

Dubrovnik Hırvatistan’ın en eski ve en turistik şehridir. Dalmaçya kıyılarında sessiz, sakin bir şekilde ziyaretçi istilasına uğrar. Unesco koruması altında bulunan kent ise Orta Çağ’dan kalmıştır.

dubrovnik-sehirDünyanın en iyi 10 Orta Çağ duvarlı şehirleri arasındadır. Kent tarihi surların içine kurulmuş olup, başlı başına bir yaşam alanıdır. Dubrovnik turu yaparken, dar sokaklar,  taş evler ve heybetli surlar nefes kesicidir. Tarihi bir film seti, belki de Dubrovnik’i en iyi anlatan cümle olabilir. Dubrovnik turunuzu yaparken yüzlerce yıllık surlara, çeşmelere ve taş yapılara muhakkak dokunmalısınız. Şehrin sahip olduğu İyot ve lavanta kokusu ise başka diyarda olduğunuzun müjdesini vermek için vardır.

Dubrovnik hakkında ne söylense yetersiz kalacaktır. Bir şehrin bütün olanakları ortaya çıkarılsa Dubrovnik kadar cömert olmayabilir. Havuz berraklığında, akvaryum gibi denizleri,  şehrin üstüne başına sinmiş lavanta ve tarih kokusu, yüzlerce yıldır yürünmekten aşınmış yolları ile kelimenin tam anlamıyla Dubrovnik’i aşk şehri yapar. Uzun veya kısa vadeli planlarınız arasında muhakkak Dubrovnik turu bulunmalı. Dubrovnik turu ile Adriyatik denizinin tadını çıkarabilir, lezzetli Akdeniz mutfağının tüm zenginliğini öğrenebilirsiniz. Dubrovnik turu ile Akdeniz mutfağının yeniden esiri olacaksınız. Tadına baktığınız deniz ürünleri damak zevkinizi olabildiğince incelikli hale getirecektir.

Hvar Adası
Hvar Adası

Dubrovnik turu sırasında muhakkak Hvar adasına uğramalısınız. Hatta kapsamlı bir Hvar adası turu Dubrovnik turunuzu pekiştirecektir. Kapsamlı bir Hvar adası turu denizin, güneşin ve dinlenmenizin zirvesi olacaktır. Hvar adası Avrupa’nın en popüler adalarından biridir. Hvar adası turu ile Hırvatistan koylarına ve sahillerine maruz kalacaksınız.  Aynı şekilde Dubrovnik turu sırasında Hırvat adalarının en özeli olan Korcula adasını ziyaret etme şansınız varsa, şanslı bir gününüzde olacaksınız. Korcula turu esnasında çam ormanları ile denizin tadını doyasıya çıkarıp kendinizi yenileyebilirsiniz. Korcula, deniz sporu ile uğraşanların keyif aldığı yer olacaktır. Ayrıca Korcula turunuzda Korcula gece hayatı kültürü dikkatinizi çekebilir. Korcula gece hayatı sizlere sabaha kadar eğlence olanağı sunarken,  böylesine sessiz ve sakin bir adada eğlenmek Dubrovnik turunuzun en ilginç yanı olacaktır.

Onofrio Çeşmesi
Onofrio Çeşmesi

Onofrio çesmesi ise Dubrovnik’in önemli simgelerinden biridir. 1436 yılında yapılan çeşme, Dubrovnik’e su dağıtmak için yapılmıştır. Masallardan çıkmış gibi duran hikayesi ise, bu masalsı şehre oldukça yakışmaktadır. Onofrio çesmesinin sahip olduğu mimari özellik ise bir çeşmenin ne kadar anlamlı olabileceğinin göstergesidir.

Dubrovnik Stradun caddesi şehrin tam anlamıyla kalbidir. Dubrovnik turunda bulunan turistlerin sık tercih ettiği cadde alışveriş tutkunları için bulunmaz fırsattır. Dubrovnik turundan arta kalan zamanınızda Stradun caddesine çıkıp şehrin en kaliteli mağazalarından alışveriş yapabilirsiniz. Kentte bulunan en lüks binaları ve iş merkezlerini ise yine bu caddede görebilirsiniz.

Rektörler Sarayı
Rektörler Sarayı

Şehrin göz alıcı yapılarından olan Rektörler Sarayı, Dubrovnik’in tarihi yönetimsel merkezidir. Bir dönem devlet yönetimini eline almış olanların konutları, ofisleri ve zindanlarını görebilir yine Dubrovnik soylularının kullanmış olduğu gündelik eşyaların izini burada bulabilirsiniz. Bir old town olan Stari Grad’da geçmişin izine ışık tutabilirsiniz. Ortaçağ yaşamını düşünebilir, Stari Grad’a hakim olmuş ortaçağ ruhunu hissedebilirsiniz. Dubrovnik surları zaten Dubrovnik turunuzun rehberi olacaktır.

Dubrovnik surları, Çin Seddi’nin ardından dünyanın ikinci büyük surudur. Elafiti Adaları ise, Dubrovnik turunuzun olmazsa olmazıdır. Akdeniz’in en kendine has şehrinde Elafiti Adalarının sağladığı keyfi ve manzarayı kaçırmamalısınız. Elafiti Adalarında denizin, deniz ürünlerinin ve gece hayatının keyfini uzun uzadıya sürebilirsiniz.

İstanbul’dan Sonra Çorlu

Trakya’nın güzelliği ve doğasının yanında düzenli olarak gelişen sanayisi ile her geçen gün gelişen ve gelişime açık bir ilçe Çorlu.

corlu

İstanbul’a yakınlığı ile sanayi ve ticari olanakları kullanarak büyüyen Çorlu ve Çerkezköy ilçeleri, son 10 yılda hızla büyüme trendinde yer alıyor.

Nüfus yoğunluğu ise sürekli göç alarak artıyor. Ancak bu nüfus artışı düzensiz ve kalitesiz değil, tam aksine eğitim seviyesi yüksek meslek sahibi kişi ve aileler oluyor.

“İstanbul’dan Sonra Çorlu” yazısını okumaya devam et

Hayallerinizde Ki Tatil Artık Size Çok Daha Yakın

Yorucu bir yılın ardından sizde unutulmaz ve güzel bir tatil geçirmek istiyorsanız, konaklayacağınız oteli dikkatli seçmelisiniz. Konaklayacağınız otelin özellikleri tatilinizin çok daha güzel geçmesini sağlayacaktır. Assos otelleri araştırması ile inceleyeceğiniz otellerde sunulan hizmet kalitesine dikkat ederek siz de hayallerinizde ki tatili yakalama fırsatı yakalayabilirsiniz. Doğa ile iç içe bir tatil planınız varsa Assos, size bu fırsatı sunuyor. Tarihi güzelliklerinden tutunda doğal güzelliklerine kadar birçok avantajı ile size göz kırpan Assos ile siz de sevdiklerinizle birlikte unutulmaz tatil planlaması yapabilirsiniz. Assos Park Hotel müşterilerine 46 adet oda ile hizmet vermektedir. Bu odaların 20 tanesi deniz manzaralı olurken, 26 adet oda ise doğa ve peyzaj manzarası ile misafirlerini ağırlamaktadır.

assos-otelleri

Odalarda Her Türlü Konfor Kusursuz Şekilde Düşülmüş

Assos Park Hoteli tercih ettiğinizde konfor ve rahatlığın üst seviyede olduğunu siz de göreceksiniz. 46 adet odaya sahip Assos Park 125 kişiye hitap etmektedir. Odalarda müşterilerin ihtiyaçlarına yönelik her ayrıntı kusursuz şekilde düşünülmüş. Sıcak hava şartlarında konforlu konaklama fırsatın sunan klimadan tutunda LCD TV’ye kadar her ayrıntı kusursuz şekilde düşünülmüş. Ayrıca odalarda mini bar, telefon, merkezi ısıtma sistemi, internet kullanımı, saç kurutma makinesi gibi birçok detay yer almaktadır. Modern görünüme sahip odalar son derece konforlu olup, otel içinde kendinizi adeta evinizde gibi hissedebilirsiniz. Siz de Assos otel araştırması ile konforlu ve rahat konaklama imkanı sunan bu oteli tercih ederek unutulmaz tatil için ilk adımı atabilirsiniz.

Kaliteli Hizmet Anlayışı İle Konaklama İmkanı Sunuyor

Ayrıca otelin havuzuna baktığımızda yetişkin ve çocuk havuzuna sahip olduğunu görmekteyiz. Bunun yanı havuz başı restoranda ailenizle ya da sevdiklerinizle birlikte keyifli vakit geçirebilirsiniz. Doğal güzellikleri ile öne çıkan Assos Park otelde siz de unutulmaz bir tatil geçirmek isterseniz, otelin benzersiz özelliklerinden yararlanarak keyifli ve güzel vakit geçirebilirsiniz. Mavi bayrağa sahip sahili ile denizin tadını çıkarmak istediğinizde Assos otelleri araştırması ile siz de Assos Park Oteli tercih ederek keyifli konaklamanın tadını en iyi şekilde yaşayabilirsiniz.

Urban Social Nedir

urban-social

Urban Social, kentsel sosyal yaşamda yapabileceğiniz veya uygulanabilecek tüm yaşamsal faaliyetler için kullanılan yeni bir terim. Özellikle Fransa’nın kentsel faaliyetlerinde sıkça kullanılan bir terim haline gelmiştir.

Türkiye’de son zamanlarda ise turizm alanında kullanılan bir konsept haline gelmiştir. Ünlü turizmci Dr. Cem Kınay‘ın geliştirdiği bu konsepte, turizm alanında spordan tutun restaurantlara kadar geniş kullanılan bir konsept.

Temel özellik olarak her türlü aktiviteyi Urban Social olarak kabul edilebilir. Değişik tarzda yemek çeşitleri, spor aktiviteleri, şehirlerde vakit geçirebileceğiniz mekanların tümünü Urban Social yani Kentsel Sosyal Yaşam olarak düşünebilirsiniz.

Son zamanlarda spor mağazalarında veya lüks mekanlarda sıkça Urban terimine denk gelebilirsiniz. Eğer bu terim kullanılmışsa farklı bir tarz, renk veya kullanım olasılığı bulunuyor.

Urban Social’da herhangi bir yaş, cinsiyet, medeni hal veya din farkı bulunmuyor. Eğer şehir hayatında aktifseniz ve şehir hayatını daha yaşanabilir, huzurlu bir ortama çevirecek uygulama veya benzeri faaliyetler varsa buna Urban Social diyebilirsiniz. Arkadaşlarınızla yapacağınız bir hafta sonu doğa, macera gezintisine Urban Social diyebilirsiniz.

 

 

Olta Takımları Seçenekleri

olta-takimi

 

Olta takımı kullanılacağı yerlerine ve tutmayı hedeflediğiniz balık türüne göre doğru seçilmesi önemlidir. Yanlış seçimler zamanınızın boşa geçmesine ve harcadığınız emeklerin ziyan olmasına sebep olmaktadır. Pek çok farklı olta takamı bulunmaktadır. Bunlardan biri sarkıtmalardır.

 

Sarkıtmalar adından da anlaşılacağı gibi aşağı sarkıtılarak yüksek kıyılarda, iskele, köprü üstleri gibi derince sularda kullanılmaktadır. Suda ki akıntı durumuna göre, iskandil ağırlığına göre şartlara uyum sağlaması sağlanmaktadır. Sarkıtmalar içinde yer alan bir alt grup üç köstekli takımlardır. Takımda ki köstek sayısı genel olarak üç olduğu için bu isimle anılmaktadır. Üç köstekli takım iskandili uça ve ortaya takarak düzenlenebilir. İskandil uca takıldığında orta büyüklükteki her balığın avında kullanılabilir. Kuvvetli akıntılar bulunan dik yamaçların başlarında, kayalık burun başlarında ise iskandil ortaya takılmalıdır.

 

Üç köstekli takımlarla, izmarit, mezgit, istavrit, uskumru, mercan, karagöz, kolyoz gibi pek çok balık tutulabilir. Takım yemleri midye, karides balıketi gibi çok çeşitli etler kullanılabilir olmakla birlikte tutulması hedeflenen balığa göre değişir. Çatal köstekli takımlarda tıpkı üç köstekli takımlara benzemektedir ve kullanım yerleri de hemen hemen aynıdır. Balığın bol olduğu sularda fazla balık yakalanmasını sağlamakla birlikte çatal köstekler birbirine karışarak problemde yaratabilmektedir. Sarkıtmaları el oltası olarak kullanılabileceği gibi, makinalı takımlarda da kullanılabilir. Uzun köstekli takımlar ise daha çok nehirlerde sazan, kefal gibi balık avında veya deniz de kullanılabilmektedir. Uzun köstekli takımlar aynı anda hem yemleme hem de yakalama imkânı sunmaktadır.

 

Bir diğer olta takımı türü ise çaparilerdir. Çapari beden üzerine tüy ile yapay yemlenen iğneler takılarak hazırlanır. Çapari kullanımında sürekli hareket ettirir. Çaparilerde tüy yerine yem de kullanılabilir. Bunlara ise yemli çapari denilmektedir. Tüm yemli takımlarda olduğu gibi yemli çapariler hareket ettirilmez suya indirilir ve balığın vurması beklenir. Çapariler genelde hafif ve ağır takımlar olarak ayrılırlar. Çapariler de çok köstek bulunur. Köstek boyları ise hafif takımlarda kısa ağır takımlarda daha uzun tutulur.

 

Olta takımları arasında bir de zokalı takımlar vardır. Zokalı takımlar çok değişik ve geniş kullanım alanına sahiptir ve her türlü balık avında kullanılabilir. Savurma dip takımları ise adından da anlaşılacağı gibi savrularak atılıp dipte durdurularak kullanılmaktadır. Kıyıdan kullanılmalar da en çok kullanılan türdür.

Su Kenarında Özgürlük

olta-seti

Kimisi balık yemesini sevmez fakat herkesin merakıdır balıkçılık. Yazın, hafta sonlarımızın vazgeçilmezleri arasındadır. İnsanın kendisiyle baş başa kaldığı nadir anlardan birisidir. Oltamızı elimize alıp bir göl veya akarsu kenarında tüm sırlarımızı aktarırız ona. Önce bin bir emekle hazırlarız; misinanın ucuna iğneyi bağlamak her yiğidin harcı değildir. Dolaşan misina ne kadar sabrımızı zorlasa da, bin bir heyecanla emek veririz dolaşan misinayı ayırmaya.

 

Sonra ucuna yemi takarız, yine bin bir heyecanla sallarız oltayı havada. Yüreğimizin yerinden çıkıp gökyüzünde daireler çizdiğine tanıklık ederiz belki. Oltanın suya girişine takılır gözlerimiz ve dikkatle bağlarız elimizde tuttuğumuz misinayı kıyının kenarında, ya bir taşa ya da bir dal parçasına. Artık işimiz bitmiştir. Eğer yanımızda kimse yoksa kıyıda kumların üzerine oturup sezdirmeden dalar gözlerimiz karşı kıyıya ya da suya. Sonrası biz ile gönlümüz arasında, oltanın ucuna balık takılana kadar özgürüzdür artık.

 

Balıkçılık aslında özgürlüktür. Bazen sadece vakit geçirmek için uğrarız özgürlüğün kıyısına. O zamana kadar canımızı sıkan ne varsa bırakırız özgürlüğün kıyısına. Fakat biliriz ki bu özgürlüğü elde etmek kolay bir şey değildir. İyi bir balıkçının iyi bir özgürlüğe sahip olması için sağlam bir olta seti olması lazımdır. İğnesi, misinası, kurşunu, makarası gibi her şeyi tam ve sağlam olması gerekmektedir. Eğer bunlardan biri eksik olursa asla keyfini çıkartamayız balıkçılığın. Bunlar olmadan balık tutamayacağımız gibi özgürlüğümüzde yalnız bırakır bizi su kenarında.

 

Dolaşan misinayı, sabrımızın en ince noktasında verdiğimiz bin bir emek ile çözüp; iğneyi itina ile misinanın ucuna bağladıktan sonra, iğnenin ucuna yemi taktığımız zaman, içimizde oluşan büyük bir heyecanla kavrarız makarayı, özgürlüğün kıyısında. İşte o zaman biliriz ki oltamız hazırdır.

 

Tek yapmamız gereken makarayı sıkıca tutup iğneye havada kavisler çizdirerek ulaştırabildiğimiz en uzak noktada suyun dibine yollamaktır. Sonra da emeğimizin boşa gitmemesi için suyun kenarında sağlam bir yere bağlayıp oltaya balığın düşmesini beklemektedir. Sabır, yetenek, cesaret, emek, heyecan, kendine güven gibi birçok unsurun yanında usta bir balıkçının sahip olması gereken en önemli araçlardan biridir olta seti.

 

İstanbul’da Araç Kiralamak

istanbul araç kiralamaAraç kiralamak günümüzde birçok kişinin vazgeçemediği gerekliliklerden birisi haline gelmiştir. Böyle olması açısından bu alana yönelik olarak büyükşehir olması açısından araç kiralamak hizmeti sürekli olarak gelişmeye devam etmektedir. Araç kiralama hizmetinden yararlanmak için aranılan şartların başında ehliyetin sahibi olmak gelmektedir ve bu ehliyetin üzerinden de yaklaşım 6 ay gibi bir sürenin geçerek tecrübeli olma şartı aranmaktadır. Eğer sizler de bu özellikleri taşımaktaysanız hiçbir şekilde sorun yaşamaksızın istediğiniz son model aracı düşük fiyatlarla kiralayabilirsiniz.

 

Gerek aileniz için kiralayabileceğiniz aile otomobillerini gerek düğün-nişan organizasyonlarınız için kiralayabileceğiniz otomobil modellerini kiralayabilir ve karar verdiğiniz programa yönelik olması bakımından sizler de araç kiralama istanbul rent a car servisleri olarak aracınız olmasa bile araç kullanarak trafiğe çıkabilirsiniz. İstanbul içinde gerek Anadolu yakasında gerekse Avrupa yakasında her nerede olursa olsun araç kiralayabilir ve rent a car adıyla daha çok bilinen hizmetten faydalanarak grup gezileri düzenleyebilir, ailenizi alarak pikniklere, kır gezilerine gidebilirsiniz.

 

Ya da kararlaştırdığınız bir başka programa yönelik olması bakımından önemli olarak araç kiralama istanbul ilinde şoförlü olarak da sağlanarak sizlere yönelik olması nedeniyle büyük bir hizmeti sunmaya devam etmektedir. Sunmuş olduğu belli başlı hizmetleriyle uygun fiyat seçenekleriyle birçok ilçede araç kiralamak son derece mümkün ve olanaklı olmaktadır. Yine tüm bunların yanı sıra önemli bir başka durum olarak karşınıza çıkmakta olan yenilikler olarak düzenlemiş olduğunuz grup gezilerine yönelik araç kiralamalarda şoförler alanında kendisini geliştirmiş olarak size refakat edebilmektedir.

 

Böylelikle hiçbir şekilde vakit kaybetmeksizin aracınızı kiralayabilir ve böylelikle anında araç kullanmanın zevkine varabilirsiniz. Bunun dışında eğer havaalanı, otogar gibi yerlerde iseniz ve acilen bir yere yetişmeniz gerekiyorsa hemen araç kiralama hizmetlerinden birisini arayarak da anında istediğiniz yere hiçbir şekilde vakit kaybına uğramadan ulaşabilir ve böylelikle aklınızdaki programı aksatmadan bir seyahat etme fırsatı ile karşı karşıya kalmış olabilirsiniz. Bütün bunlarla birlikte yine öne çıkan gelişmelerden birisi olarak araç kiralamayı İstanbul rent a car servislerinden günlük, haftalık ya da aylık gerçekleştirebilirsiniz.

 

İstanbul Kadın Müzesi

kadin-muzesi

8 Mart 2011 tarihinde kurulmuş olan İstanbul Kadın Müzesi (İKM), kadın tarihini ve önemini belirtmek ve her zaman akıllarda kalması amacıyla kurulmuştur.

Çağdaş bir müze olma yolunda yapılan çalışmalar yurtiçi ve yurtdışında ortak projeler ile sosyal sorumluluk alanında çalışmalar yapmaktadır. Vakıf faaliyetleri olarak kurucu Saadet Gülümser YILDIRIM ile birlikte 11 kişilik bir mütevelli heyeti görev yapmaktadır.

“İstanbul Kadın Müzesi” yazısını okumaya devam et

Memlekete Dönmek mi? Henüz Değil!

İstanbul, muhteşem tarihiyle, imparatorları ve savaşlarıyla, gücüyle ve bilgisiyle Kudüs gibi benim için her zaman bir efsane olmuştur. Fakat 4 yıl öncesine kadar bunu şahsen tecrübe etme fırsatım olmamıştı.

Buraya ilk gelişimde bütün bu efsane kayboldu. Anladım ki İstanbul‘u gerçekte olduğu gibi hayal etmemişim. Fakat burada karşıma çıkan da, küçümsenemeyecek derecede büyeleyici, çekici ve bağlayıcı bir şehirdi. İsrail’de doğdum ve büyüdüm. Uzun yılar boyunca süregelen İsrail-Filistin çatışmasında bir fotomuhabiri olarak görev aldım. Ta ki hayatımda köklü bir değişiklik yapmaya karar verinceye kadar… Ve New York’a taşındım. Bip Apple’da bir yıl geçirdikten sonra, foto muhabirliğinin dünyadaki başkentlerinden biri olan Paris’e taşındım.

“Memlekete Dönmek mi? Henüz Değil!” yazısını okumaya devam et

Benim İstanbul’um

Benim İstanbul'um
Benim İstanbul'um
Benim İstanbul’um

Dışardan bakan birçok insan için Türkiye, İstanbul‘dan ibaretmiş gibi görünür. Bu önyargıyı, bütünüyle doğru bir bakış açısı olarak tanımlamak mümkün değilse bile tam anlamıyla yanlış bir yorum saymak da haksızlık olur diye düşünüyorum. Kuşkusuz Türkiye’nin dört bir yanında gezilmeye, görülmeye değer yöreler, tarihi ve turistik merkezler vardır. Ama yine de İstanbul, gerek insan çeşitliliği, gerekse de görkemli geçmişiyle “Türkiye’nin vitrini” sıfatını fazlasıyla hak edecek kadar Türkiye’nin özeti, minyatürü diyebileceğimiz bir kenttir. İstanbul‘un böylesine yalın bir Anadolu gerçekliğine karşılık gelmesinden, şüphesiz özellikle kıtalar aşarak bu ülkeye yolu düşenlerin geliş-gidişlerinde, olmazsa olmaz ziyaretgahlarından birisi olmasının etkisi inkar edilemez.

“Benim İstanbul’um” yazısını okumaya devam et

İstanbullu Bir Japon

İstanbullu Bir Japon
İstanbullu Bir Japon
İstanbullu Bir Japon

Japonya’dan İstanbul’a ilk defa 1991 yılının Nisan ayında geldim. Fakat İstanbul’a bu ilk gelişimde yerleşmedim. O gün bu güzel şehirde bir gece bile kalmadan İzmir’e geçtim. Orada bir sene kadar yaşadıktan sonra İstanbul’a taşındım. Ve o tarihten bu güne, aşağı yukarı dokuz senedir Türkiye’de ve altı senedir de İstanbul’da yaşıyorum.

“İstanbullu Bir Japon” yazısını okumaya devam et

Sözün Bittiği Yer: İstanbul

Sözün Bittiği Yer: İstanbul
Sözün Bittiği Yer: İstanbul
Sözün Bittiği Yer: İstanbul

İstanbul nasıl bir şehir?

Onu diğerlerinden farklı kılan özellikleri nelerdir?

İstanbul’da keyif aldığınız mekanlar nerelerdir?

Yabancı bir misafirim geldiğinde ya da yurt dışında bulunduğumdan ardı arkası kesilmeyen buna benzer sorular sorulur. Hepsine verilecek bir cevabım olduğundan olsa gerek, İstanbul ile ilgili bir yazı yazmam istendiğinde kendi kendime şöyle dedim: “Hangi birini anlatayım ki? Tarihi mekanlarını mı? Mavi Marmara’yı mı? İstanbul’un gerdanlığı Boğaziçi’ni mi? Mimar Sinan’ın kültürümüze ışık tutan, yolumuzu aydınlatan dev eserlerini mi?”

“Sözün Bittiği Yer: İstanbul” yazısını okumaya devam et

Benim Canım İstanbul’um

Benim Canım İstanbulum
Benim Canım İstanbulum
Benim Canım İstanbulum

Ben ve ailem için İstanbul sevdası bundan yirmi beş sene önce izlediğimiz “Çalıkuşu” filmindeki sahnelerle başlamıştı. O zamanlar Sovyetler Birliği’nde yaşıyorduk ve sosyalist sistemin sansürü bile bu güzel filmin 300 milyon nüfuslu ülkede gösterilmesinde sakınca görmemişti.

İstanbul, bize kapılarını ikinci defa 1991 yılında açtı. Çünkü 1991 yılında Sovyetler Birliği dağılmış, Tacikistan bağımsızlığına kavuşmuştu. Türkiye, bağımsız Tacikistan Cumhuriyeti’ni ilk tanıyanlar arasında yerini almış ve kısa süre sonra da başkent Duşanbe’de Türkiye Büyükelçiliği faaliyete geçmişti. 1990’lardan beri Anadolu Türkçesi’ni öğrenmeye başladığım için Türkiye büyükelçiliğinde işe davet edildim. Burada çalışmaya başladıktan bir süre sonra, elçilikte çalışan bir arkadaşım bana Muazzez Ersoy’un nostalji kliplerini içeren bir videokaset verdi. Eşim ve çocuklarımla bu sanatçının İstanbul şarkılarını dinleyerek İstanbul’a daha görmeden aşık olmuştuk.

“Benim Canım İstanbul’um” yazısını okumaya devam et

Dünyanın En Güzel Açık Hava Müzesi

İstanbul Açık Hava Müzesi
İstanbul Açık Hava Müzesi
İstanbul Makale

1992 yılında bu ülkeye gerek iş, gerekse de turistik amaçlarla gelen birçok insan gibi benim de ilk durağım İstanbul olmuştu. Ancak bu tarihi şehri tanımam daha eskilere, 80’lerin başına, Fransa’daki öğrencilik yıllarıma uzanıyor. O yıllardaki ilk İstanbul ziyaretim, Fransa’dan uzun ve keyifli bir tren yolculuğuyla olmuştu. Ama ziyaretime  asıl değer katan, bu muhteşem şehre mübarek ramazan ayında gelmiş olmamdı.

O zaman Sultanahmet’te gençlerin barındığı bir misafirhanede konaklamıştım. Dört bir yandaki minarelerden gelen ezan seslerini duyduğumda ruhum çok büyük bir mutluluğun kapladığını hatırlıyorum. Bir minarede sona eren ezan diğerinde yeniden başlıyordu. Dinleyende “hiç sona ermesin” düşüncesi uyandıran bir konsere benziyordu İstanbul’un ezanları…

“Dünyanın En Güzel Açık Hava Müzesi” yazısını okumaya devam et