Her Satış Olayında Olması Gereken Ayrıntı

Bundan yıllar öncesinde büyük bir şirketin başkanı ile Amerika’nın en zengin işadamlarından birini karşı karşıya getirmem sırasında bu ayrıntı karşıma çıktı. (Bu sağlıklı adamı Tycoon olarak tanıtaağım)

Tycoon, başkanın odasına paldır küldür girerek daha önce çözülmüş bir sorunu yeniden gündeme getirince başkan öfkelendi. Ardından bu konuda dava açacağı tehdidinde bulundu. (Daha sonra öğrendiğime göre Tycoon’un iddiasında dayandığı  hiçbir kanuni nokta yoktu.) Fakat düşünceme göre sahip olduğu zenginlik, prestij ve gürültücülüğüne güvenerek başkanı etkisi altına almayı amaçlıyordu.

Şahit olduğum bu durumu başkanın nasıl ustalıkla kendi lehine çevirdiğini hala unutamam. Özellikle açık sözlülük bunun yanında kibarca durumu düzeltti.

Bu bir saatlik görüşmeyi üç bölüme ayırabiliriz.

Birinci bölümde, şirket başkanı Tycoon’a yapmış olduğu yatırımlar konusunda sorular sorup özellikle ne kadar zeki ve mükemmel bir işadamı olduğunu dile getirdi. Bu bölüm 30 dakika sürdü.

İkinci bölümde başkan bu kez konuyu değiştirerek, Tycoon’un tamamen hatalı düşündüğünü, şirketin Tycoon’un isteklerine verecek niyeti olmadığını açık ve kısa bir şekilde izah etti. Bu açıklama bölümü sadece 3 dakika sürdü.

Görüşmenin üçüncü ve son bölümünde ise, gerginleşen hava yine şirket başkanınca yumuşatılarak sonuç cümlesi olarak “Birbirimizle olan temasımızı devam ettirelim ve şimdilik başka şeye gerek yok” dedi.

Tycoon’un başta ortaya koyduğu sorun kısa bir süre sonra ortadan kaybolup gitti. Yine de ben bir saatten biraz fazla süren görüşmeden iki önemli ders aldım.

Öncelikle her görüşmede geçen tüm konulara ve yaklaşımlara karşı tarafın gözü ile bakmak zorunda olduğunu gördüm. Örneğin karşı tarafa istekleri konusunda soru sorabilir veya şirket başkanının yaptığı gibi ne kadar saçma fikir ve isteklerle karşınıza geldiklerini söyleyebilirsiniz. Ya da çok basit olarak bir sonraki görüşme için yer ve zaman tayini yapabilirsiniz. Bu işlem için öyle büyük bir ilanata gerek yoktur.

İkinci olarak, söylemeniz gerekenler için uzun vakit gerekmez. Birçok durumda temas edeceğiniz, noktayı bir-iki dakika içinde ortaya koyabilirsiniz. Yukarıdaki örneimizde şirket başkanının çok iyi algıladığı gibi, eğer karşı tarafa hem tatsız birtakım cümleler söylemek, hem de aradaki samimiyeti sürdürmek isterseniz görüşmenin bu bölümünü uzatmanızın giçbir anlamı yoktur.

Bir konunun ciddiyetinin onun için görüşmede ayrılan sürenin uzunluğu veya kısalığı ile hiçbir bağlantısı yoktur. Şimdiye kadar edindiğim tecrübeler sonucunda bazı yöneticilerin çok büyük bağlantıları kurmak için öylemesi d-sadece birkaç saniye süren “Evet” kelimesi ile kurduklarını gözlerimle gördüm. Buna karşın yine rastladığım birçok yönetici ise, sadece telefon kanalıyla görüşme zamanını ayarlamak için 20 dakika süre ayırmaktadırlar. Örneğin, “Hayır salı olmaz. Şu anda ben Londra’dayım. Perşembeye ne dersiniz?” “Benim için imkansız, çünkü o günde ben Singapur’da olacağım” gibi.

Her bir görüşme veya satış işinde birtakım konularda başarısızlığa uğramanız sizi sonu gelmez kısır bir döngü içerisine mahkum edecektir. Sorun olarak görünen konuyu sürüncemede bırakmanızı, uzatmanızı gerektirecek gerçek bir stratejik nedeniniz yoksa, hem kendi zamanınızı, hem de karşı tarafınkini boşa harcıyorsunuz demektir.

Tarihi İstanbul’un Tüp Geçit Projesi

tupgecit

Türkiye’nin seçkin kültür mirası, şu anda Dünya Mirası Listesi’nde dokuz anıt ve sitle temsil edilmektedir. Çoğu arkeolojik olan bu sitler büyük ölçüde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın denetimi altındadır. Safranbolu, Göreme, İstanbul gibi kentsel ağırlıklı dünya mirası alanlarının durumu ise oldukça farklıdır; doğru yönetimleri ve korunmaları için Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yanı sıra, yerel yönetimlerin, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nin ve özel mülk sahiplerinin katkılarına gerek duyulmaktadır. Dünya mirasının yönetimi hassas ve uzmanlık gerektiren bir konudur; başarıya ancak ilgililerin korunacak değerleri iyi tanımaları, bu değerlerin korunmasının gereğine inanmaları ve eşgüdüm içinde çalışmalarıyla ulaşılabilir.

“Tarihi İstanbul’un Tüp Geçit Projesi” yazısını okumaya devam et

Müşterilerinizin Kişiliklerini Öğrenin

İnsanların alışkanlıklarının çok değerli olduğunu, özellikle sizin düzenli olarak ilişki içinde olduğunuz insanlarınkini almak çok önemlidir. Görüşlerinizi ve fikirlerinizi onların kişiliklerini ve günlük alışkanlıklarını gözönünde tutarak dikkatli bir şekilde ayarlamalısınız. Bu konudaki ipuçlarını her yerde bulabilirsiniz.

Bir zamanlar tanıdığım bir şirket baş iş idarecisi (CEO) büyük bir şirketten birisiyle telefon konuşması yapma ihtiyacı duymuş. Bu şirkette daha önceden çalışmış olan aynı organizasyonda arkadaşı, görüşmek istediği bayanı saat tam dörtte aramasını tavsiye etmiş. CEO ise, “Neden bu saat?” diye sorunca arkadaşı şu şekilde cevap vermiştir: “O bayan gerekli olan bir konuda beni araması gerektiğinde hep tam saat 4’te arıyordu. Bence bu saat onun bizim için ayırdığı en uygun zaman.” Son olarak işe şunu ekledi. “Benim telefonlarımı hep bu saatte alır.”

“Müşterilerinizin Kişiliklerini Öğrenin” yazısını okumaya devam et

Müşteri Kazanmanın En Mükemmel Tekniği

Müşterinin beklentilerine cevap veren maliyeti daha öncekilere göre daha az olan HER TEKLİF tebrik edilmeyi fazlasıyla hak eder.

Çok zaman önce büyük bir şirketin Latin Amerika’daki faaliyetlerini yürütmek için Japonya’dan yeni atanmış olan eski bir dostum beni aramıştı. Kendisiyle Japonya’dan ev alım satım işlerinde birlikte çalışmıştık. Fakat çok iyi bildiğim bir nokta, yeni çalışma bölgesinde onun ve benim ücretlerim farklıydı. Benim tekliflerim bu haksızlıktan etkilendiler.

“Müşteri Kazanmanın En Mükemmel Tekniği” yazısını okumaya devam et

Ticarette Satın Alma

ticarette satın alma
ticarette satın alma
ticarette satın alma

Satış, birçok ticaret adamının iş gününü önemli bir parçasıdır. Buna karşın akıllı ve zeki olan ticaret adamlarının birçoğu satış denkleminin diğer yarısını hep unutur veya gözardı ederler. Bu yarı parça, nasıl satın alınır ve nasıl iyi bir müşteri olunur? sorularının cevabında yatar.

“Ticarette Satın Alma” yazısını okumaya devam et

Bir Satış İçin Nasıl Hazırlanılır?

Çok iyi bildiğim bir şey varsa o da organizasyonların genelde bir satış reklamını son güne bırakmalarıdır. Malın piyasaya çıkmasına çok az süre kalmışken patron sağa sola emirler yağdırarak yöntem araştırmalarının yapılmasını, raporların doldurulmasını, çarpıcı broşürlerin hazırlanmasını ve slayt gösterilerinin sunuya hazır olmasını isterler. İşte bu noktada yetkili beyinler panik halinde ortalıkta dolaşmaya, amaçsızca bir oraya bir buraya atılmaya başlar ve birbirlerinin görüşlerine dikkat etmezler. Tek umutları amaca uygun  bir fikrin ortaya çıkararak bu çılgın koşuşturma ve karmaşıklığın son bulmasıdır.

“Bir Satış İçin Nasıl Hazırlanılır?” yazısını okumaya devam et

Müşterilerin Reddedemeyeceği Teklif

Özellikle gençler için hiçbir karşılık beklemeksizin çalışmanın meslek edinmek için en mükemmel yol olduğunu onlara kabul ettirmekten gerekir. Eğer sunacakları bir şeyleri varsa, kısa bir süre sonra istedikleri ücreti alacaklardır.

Öncelikle birileri için faydalı bir şeyler yapabilmenin sizin için güven verici bir şey olduğunu kabullenin ve hizmet verdiğiniz serviste iyi bir yer yaptığınızı düşünün. Alıcı bir müşteriye şunları söylemeniz sizin için bir avantaj olabilir:”Bakın, bu malın size uygun olduğuna ve sonradn bir sorun çıkmayacağına eminim. Bu iş üzerinde tam altı ay çalışacağım ve sonra tüm gerçekler ortaya çıkınca eğer dilerseniz bana hiçbir ücret ödemeyebilirsiniz. Eğer bu maldan düşündüğünüz faydayı elde etmezseniz hiçbir şey için sizi zorlamayacağım.”

“Müşterilerin Reddedemeyeceği Teklif” yazısını okumaya devam et

Süper Satış Elemanı Ne Yapar?

super-satis-elemani

İyi bir satış elemanı olmak için hangi özelliklere ihtiyacınız vardır?

  1. Ürününüze güvenin
  2. Kendinize güvenin
  3. Zamanlamanız üzerine çalışın
  4. Olayları gülünç yönünden görme kabiliyetinizi geliştirin
  5. Müşterinizin size söylediği şeye gerçekten ihtiyacı olmadığını iyi bilin

“Süper Satış Elemanı Ne Yapar?” yazısını okumaya devam et

Satış Elemanı Ne Yapar?

Satış elemanı ne iş yapar

Şimdiye dek kendine özgü bir satış sloganı olmayan bir satış elemanına rastlamak zor.. Sıradan ve sıkıcı kimseler bölgesl özelliklerini göstermektedirler. Bu şahızların konuşmalarını dayanılabilir hale getirmek için 15 kelimelik satış kursu vermek, yollardan birisidir. Kaynağı ve ortaya atanı bilinmeyen bu kelimeler şunlardır:

  • Ürününüzü iyi tanıyın
  • Oldukça fazla sayıda insanla karşılaşın
  • Hepsine almalarını rica edin
  • Her zaman sağduyunuzu kullanın

Bu atadan kalma öğüt bilgece bir görünüme sahiptir. Bunun yanısıra benim inancıma göre günümüzün süratle değişen, global ekonomisi içinde bir takım güncelleştirmeye ihtiyaç göstermektedir.

1 – Ürününüzü iyi tanıyın

Daha da önemlisi, çalıştığınız iş kolunu iyi tanıyın. Sizin örnek olayınızda tüm maddeleri ezberlemenize imkan yoktur. Rekabet olayını da çok iyi özümsemek zorundasınız. Günümüzde müşteri ile ilgili bilgiler çok süratli bir şekilde üst üste binmekte ve günden güne artış, farklılık göstermektedir. Acaba müşteriler bir fotoğraf makinesi mi, bir otomobil mi veya bir merkezi bilgisayar mı satın alacaklar? Buna karar verirken dolaştıkları alış-verş merkezlerinde baskı altında tutulduklarını hissetmektedirler. Sizin bu aşamada yapmanız gereken böyle bir durumda rakip firmaların muhtemelen atağına karşı onlar harekete geçmeden saldırmak için iş kolunuzu çok iyi tanımanızdır. Sizler meşgul müşterileriniz için alış-veriş yaparken onların bu davranışlarınızdan ötürü size ne kadar güvendiklerini ve taktir ettiklerini görünce şaşkına uğrayacaksınız.

“Satış Elemanı Ne Yapar?” yazısını okumaya devam et

İstanbul Kadın Müzesi

kadin-muzesi

8 Mart 2011 tarihinde kurulmuş olan İstanbul Kadın Müzesi (İKM), kadın tarihini ve önemini belirtmek ve her zaman akıllarda kalması amacıyla kurulmuştur.

Çağdaş bir müze olma yolunda yapılan çalışmalar yurtiçi ve yurtdışında ortak projeler ile sosyal sorumluluk alanında çalışmalar yapmaktadır. Vakıf faaliyetleri olarak kurucu Saadet Gülümser YILDIRIM ile birlikte 11 kişilik bir mütevelli heyeti görev yapmaktadır.

“İstanbul Kadın Müzesi” yazısını okumaya devam et

Tekfen Tower’ın Tasarım Felsefesi

tekfen-mehmet-kosebay

Tekfen, bir inşaat şirketi olarak kurulmuş olmasına karşın Türkiye’de “Güneş Batar Tekfen Doğar” sloganı ile bir ampul firması olarak tanınmıştır. Tekfen’in ilk sanayi yatırımı olarak gerçekleşen İstanbul 4. Levent’teki ampul fabrikası, piyasada önemli bir pazar payına ulaşmış ve Tekfen amblemini 1998 yılına kadar buradaki binasında taşımıştır. Kurulduğu 1960’lı yıllarda şehir dışı sayılan Levent’in giderek konut ve özellikle iş merkezi haline dönüşmesi ile fabrika Gebze’ye taşınmış ve 10 dönümlük bu arsada bir iş merkezi yapılması planlanmıştır.

“Tekfen Tower’ın Tasarım Felsefesi” yazısını okumaya devam et

Tüy ve Kılıç

tuy-ve-kilic

8. İstanbul Bienali’nin adı “Şiirsel Adalet” olarak açıklandığında herkes biraz şaşırmıştır. Günümüz insanı için hemen kavranamayan hattâ tepkilere yol açan bir uyarı niteliğindeki “Şiirsel Adalet”i anlamak ve bu başlık altında sergilenen yapıtları görmek için Bienal mekânlarina kısa sürede sayısız izleyici akın etti. Bienal’in küratörü Dan Cameron İstanbul için bu projeyi yaşama geçirirken, çok yetenekli bir organizatör olarak, yeryüzünden silinmiş olan adaleti ve insanlarin kendi elleriyle yok ettikleri en önemli iç ve diş yaşamsal yasamızı sanat aracılığıyla insanlığın gündemine taşıyarak, içinde yaşadığımız kıyamet sürecinde insanlara sanat diliyle bir yol açma gösterme işaretleme gibi bir misyonu üstlenmişti. Dünyanın her yerinden Bienal’e katılacak olan sanatçıların bu konu doğrultusunda işler yapmaları ve sanat nesnesi üretmeleri küratörleri tarafından kendilerine verilmişti. Ancak buradaki amaç; konu verilen sanatçının temayı birebir işlemesi değil, bu kavramlar doğrultusunda yapıtını planlamasıydı. Sanatçı kendisine verilen konuyu istediği dozda yapıtına yerleştirir ya da yerleştirmezdi. Sanatsal imge, yeni çağın başlarında böyle bir sanat etkinliğinde misyonunu üstleniyordu: yüzyıllar boyunca dünyadan silinen adalet kavramını, sanat ve yaratıcılık aracılığıyla bir kez daha vurucu bir biçimde toplumun gündemine taşımak.

“Tüy ve Kılıç” yazısını okumaya devam et

Tekfen Tower

tekfen-tower

Tekfen Tower, İstanbul Büyükdere Caddesi üzerinde yer almaktadır. Levent bölgesinin merkezi konumu nedeniyle, iki köprünün karayolu bağlantılarına ve 4.Levent-Taksim metro hattına ulaşım kolaylığı bulunmaktadır.

Genel tasarım konsepti olarak, Büyükdere Caddesi’ne cepheli yüksek bir kule bloğu ve bu kele bloğuna bağlı, arkaya doğru uzanan podyum katlarından oluşmaktadır.

Tekfen Tower‘in yer aldığı parsel, aynı hattaki diğer parseller gibi Büyükdere Caddesi’ne dar cepheli uzun ince dikdörtgen bir formdadır. Parselin Büyükdere Caddesi’ne paralel arka cephesinde ise ana arterlere bağlantı sağlayacak bir yol bulunmaktadır. Ancak Belediye’nin bu bölgeye bağlantı sağlayacak bir yol projesini hayata geçirmeyi plalaması nedeniyle, Tekfen Tower bu doğrultuda projelendirilmiş ve binaya batı cephesinden de ulaşım sağlanacak şekilde güvenlikli girişler ile otopark giriş ve çıkışı sağlanmıştır.

“Tekfen Tower” yazısını okumaya devam et

Büyük Para

Büyük Para

Büyük Para

Temel olarak iki tip küçük işletme vardır:

  1. Öncelikle sahibinin belirli bir yaşam seviyesini sürdürebilmesine olanak verecek kazancı sağlayabileceği şekilde yönetilen şirketler,
  2. Öncelikli amacı satış olan şirketler. Yaşam seviyesine yönelik şirket, bir takım satış değerlerine sahip olduğu ve satış amaçlı şirket de belirli bir yaşam seviyesini sağlayabilecek kazancı elde ettiği için, bu iki model genellikle birbirine karışır.

Yaşam seviyesine yönelik çalışan şirketler, genellikle oldukça küçüktür. (1-10 kişi arasında çalışanı vardır); ya da mal değil hizmet satarlar; ya da üretim yapmazlar; ya da bunlardan herhangi birkaçının kombinasyonudur. Bu şirketler satılabilecek varlıklar ile eşit derecede değer yaratmazlar. Bu şirketler sahiplerini yaşam standartlarını sürdürsünler diye, onlara gelir sağlarlar. Örneğin; Park Avenue’de muayene-hanesi olan bir psikiyatrisin tıbbi uygulamalarıi ona önemli derecede bir gelir sağlar; fakat, satılabilir bir değer yaratmaktan yoksundur ya da diğerlerine nazaran çok düşük bir değer yaratır (emekli olduktan sonra hasta koltuğunu ve tıp kitaplarını satmak gibi mi?).

Satışa yönelik şirketlerde genellikle elli ya da daha fazla kişi çalışır; ya da bu şirketle hizmet değil ürün satarlar; ya da az da olsa değerini koruyan ve satılabilen varlıklar yaratırlar. Örneğin; değerini koruyan bu varlıklar somut şeyler olabilir ya da pazar payı yüksek, marka değeri olan, iyi konumlandırılmış, sürekli gelir sağlayan ürün patentleri olabilir. Bu değerli varlıklar işletme sahibi onları sattıktan sonra bile varlıklarını sürdürürler.

Birleşik Devletler’deki yirmi beş milyona ya da daha fazla sayıdaki küçük işletmenin, yirmi milyona yakın bir kısmı, temel amaç olarak yaşam standartlarını korumaya yönelik yönetilen işletmelerdir. Bunlardan bir milyondan fazlası, işletme sahibine yıllık olarak 500.000 dolar ve daha üzeri gelir getirir. Bu büyük paradır.

Geriye kalan beş milyon küçük işletme ise,bir gün satılmak üzere, satış amacına yönelik idare edilirler. Yaşam standartlarına yönelik şirketleri elde tutmak, şahsen sahibi olmak ya da ailenin elinden çıkmamasını sağlamak gibi amaçlar son derece mantıklıdır. Bununla birlikte, yaşam standartlarına yönelik olmayan şirketler eninde sonunda satılırlar. Bunları diğer şirketler satın alır, halka açılırlar, ya da çalışanlara satılırlar. Bunlardan yalnızca küçük bir kısmı, daha sonra grubun amaçlarına uygun olarak sermayeye katkıda bulunacak gelirler elde etmek amacıyla yönetilecekleri, büyük gruplara katılırlar. Bu tür irketler sonuna dek ailenin malı olarak kalmaz, eninde sonunda büyük tröstlere satılırlar.

Alıcı ya da satıcıların küçük bir işletmeye fiyat yada değer biçmek için kullandıkları çok çeşitli yöntemler vardır. İşletme satıcısı satış fiyatını, şirketin elde ettiği gelirin katları olarak (her bir dolarlık satışa, bir dolar fiyat koymak gibi); ya da bir markanın manevi değeri olarak; ya da müşteri portföyünün değeri olarak; satışları ve karı artıracak henüz kullanılmamış olan imkanların bedeli ile; ya da net karın katları olarak (net karın beş katı olacak gibi) belirleyebilir.

Örneğin; eğer bir metal parça üreten firma 7.000.000 liralık satış yapıyor ve 400.000 lira kar elde ediyorsa, satış fiyatı bu değerleme yöntemlerinin her türlü kombinasyonuyla belirlenebilir. Alıcıların göz önünealacağı çok sayıda faktör olduğu muhakkaktır; fakat, bu örneği basitleştirmek adına, diyelim ki alıcılar 7.000.000 liralık satış rakamının bir yıl içinde % 3 artacağına ve tamamen yeni bir pazara girerek 5.000.000 liralık ilave satış yapma olanağı olduğuna inanıyorlar. Alıcılar, işletmenizin üç yıl içinde 11.000.000 lira satış rakamına ulaşacağını ve 600.000 lira kar yapacağını hesaplıyorlar. Ürünlerinizi, pazarınızı, geleceğinizi inceliyorlar ve işletmenizi satın almak için 6.000.000 lira nakit ve borçlarınızı üstlenmeyi öneriyorlar.

Bu teklifin üstüne atlayın. Bu çok büyük bir paradır!